Serbest radikaller dediğimiz toksinler; aşırı alkol tüketimi, ultraviyole güneş ışınları, aşırı demir yüklemesi, sigara kullanımı, aşırı fiziksel egzersiz, yaşlanma, doğum kontrol hapları, ağır antibiyotikler, elektromanyetik radrasyon gibi kimyasal içeriği yüksek bileşenlerin vücuttan atılamayan artıklarıdır. Bunlar hücrelerin duvarlarına yapışarak hücre işleyişini bozar, sonra da ölü hücrelere çevirir.
Vücudumuz bu toksinlere tepki vererek; SOD, GSH, Katalaz gibi enzimleri, albumin, seruloplazmin gibi proteinleri antioksidan olarak üretir. Bu antioksidanlar toksinlere karşı vücudumuzun koruyarak toksinleri etkisiz hale getirip vücuttan atılmalarını sağlarlar. Vücudumuzun ürettiği antioksidanlar yetersiz kaldığı durumlarda dışarıdan doğal ve yapay antioksidan alırız.
Dışarıdan antioksidan alınması doğru mu?
Bilim insanları bu konuda ikiye bölünmüş durumdadır. Bir kısmı her hastalık için özellikle kanserojen sözcüğü barındıran bütün hatalıklar için bol bol doğal antioksidan alınması gerektiğini savunurken, bir kısım bilim insanı ise vücudun ürettiği antioksidanların yeterli olacağını, fazladan alınan antioksidanların vücudumuza zarar vereceğini belirtiyorlar. Bu düşüncelerini de; vücudumuza girecek fazla antioksidanların yok edeceği toksinler kalmadığında nerede depolanacağı ve vücudumuzun antioksidan üretmeye devam edeceğinden enzim sistemlerimizin bozulacağını belirtmektedirler.
Ne yapmalıyız?
Burada bize düşen öncelikle sağlıklı, bilinçli ve yeterli beslenmektir. Böylece vücudumuza olabildiğince az toksin girmiş olur. Bu toksinleri de vücudumuzun üreteceği antioksidanlar ile yok ederek dışarıdan antioksidan alma ihtiyacı duymamış oluruz.
Bilim insanları serbest radikaller ve antioksidanlar konusunda henüz ortak bir kararda buluşmuş değiller. Bu nedenle tüketeceğimiz bütün besinlerde dikkatli olmalıyız.
